Çocuk Nasıl Yetiştirilir ? Örneklerle Çocuk Yetiştirme Klavuzu
- Dr. Volkan Öztürk
- 28 Mar 2022
- 6 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 28 Kas 2022
Çocuk yetiştirmek oldukça karmaşık bir süreçtir. Pek çok ebeveyn bu konuda kaygı duymakta, destek almaktadır. Bu yazımızda, çocuk yetiştirmede ebeveynlerin sahip olması gereken davranış kalıplarına yer verecek “Çocuk nasıl yetiştirilmeli? Çocuğun psikolojik sağlığı için ebeveynler nasıl davranmalı?” sorularının yanıtlarını arayacak, çocuklarınızı yetiştirirken dikkat etmeniz gereken noktaları, örnekler ve seanslarımızda yaşadığımız örnek olaylarla sunacağız
Çocukları bir hamura benzetebiliriz. Onlara nasıl şekil verirseniz, öyle olurlar. Onları hırslı yapmak, nazik, saygılı, sevgi dolu ve merhametli olmalarını sağlamak, aynı şekilde kötü, zorba, hatta hırsız, katil olmalarını sağlamak büyük ölçüde bizlerin elindedir. Bu nedenle ebeveynlerin bilinçli olmaları gerekir.
Çocuk yetiştirmede yapılması gereken ilk şey, çocuğun başarılarını ödüllendirmektir. Ödül aldıkça, başarma hırsı ve azmi de artacaktır. Bir diğeri, çocuğun merakına saygı duymaktır. Biliyorsunuz, çocuklar sürekli sorular sorarlar. Eğer sorularını yanıtsız bırakırsak, onların meraklarını kırmış oluruz. Bu durumda da sorgulamayan bireyler yetiştirmiş oluruz. Bunun anlamı, başarısızlıklarla örülü bir gelecektir. Pek çok ebeveyn, çocuk yetiştirmede ödül-ceza sistemini uygular. Fakat bu sistem de yanlıştır. Uygulanması gereken şey, ödül ve ödülden mahrum bırakma olmalıdır. Çünkü ceza, çocukta travmalara sebep olabilir. Çocuğun bir şeyi ceza alacağı korkusuyla yapmaması sağlıklı değildir. Çocuk açısından bir şey korkuyla değil kendi isteğiyle yapılmamalıdır. Örneğin ödevi yapmazsa çocuk, dışarı çıkmasına izin vermemekle cezalandırılmamalıdır. Çünkü o gün arkadaşlarının çok eğlendiğini pencereden gören çocuk, ciddi bir travma yaşayarak cezayı veren kişiye düşman olabilir ve nefret duyabilir. Çocuğa ceza olarak ödülden mahrum bırakma uygulanmalıdır. Ödevi bitirirse ona 'sarılma', 'öpücük' ya da 'çikolata' ile ödül verileceği söylenmeli, bitmezse anneye 'sarılma' olmayarak kısa süreli sevgiden mahrum bırakılmalıdır. Bu arada bahsedilen ödül, her zaman maddi bir ödül anlamına gelmemelidir. Aksi halde çocuk zamanla yetinemez, daha fazlasını ister. Ödül, aferin, öpücük, sarılma vb. olmalıdır. Çocuk bu şekilde ödül kavramının içeriğiyle sarılmayı birleştirerek sarılmanın gerçekten bir ödül olduğunu düşünür. Bu da ödül verene yakınlıktan dolayı ebeveynlere olan sevginin artması anlamına gelir. Ayrıca kimi zaman ödülün maddi mi yoksa sarıl gibi duygusal mı olacağı da söylenmemelidir. Çocuk, ödevi yapmaya başlamadan önce, kimi zaman ne alacağını bilerek yapmamalıdır, aksi halde sadece belli bir sonuç için ödevini yapıyor olur ve bu da çocuğun ödevi yapmak için değil, o objeye sahip olmak için yaptığı algısını oluşturur.
Çocuklarla konuşurken sabırlı davranılmalı, anlaşılır, açık bir şekilde konuşulmalıdır. Uzun cümleler kullanılmamalı, kısa ve açık cümleler kullanılmalı, kinayeli konuşulmamalıdır. Hepimizin bildiği şey, çocukları bir davranıştan uzaklaştırmak için kullandığımız öcüler, korkutmalardır. Ama çocuğu korkutmak, bir davranıştan uzak durmasına neden olmaz, en fazla geçici olarak uzaklaştırır. Çünkü çocuklar meraklıdır, o korkulan şeyi merak eder ve yine davranışı gerçekleştirirler. Örnek verelim; çocuğunuzun evinizin bodrumuna inmesini engellemek istiyorsunuz. Bunu “orada öcüler var seni yerler” diyerek engellemeyin. Çünkü oraya ait merakı geçmez, bir gün mutlaka siz yokken meraktan oraya inecektir. Bunun yerine, orada ne olduğunu ve neden oraya inmemesi gerektiğini anlatın. Orada kırılacak şeyler olduğunu, camların kesebileceğini ve ona zarar gelebileceğini kısa cümlelerle anlatın. Başka bir yöntem olarak, merak duygusuna ket vurmamak için onu elinden tutup, kendi denetiminizde bodruma indirin. Bu şekilde merakı geçmiş olacak, bu isteğinden vazgeçecektir. Deneyimleyerek öğrenmesi, kesin çözümdür. Kimi zaman deneyimleyerek öğrenme durumu için koşullar uygun değildir. Bu durumda merak giderici şekilde açıklamalar yapılmalıdır.
Çocuğa sevgi ve saygı duymak, çocuğun yetiştirilmesinde en önemli şeydir ancak bu sevgi ve saygıyı sadece anneden değil, babadan da alması gerekir.
Her çocuğun kapasitesi, gelişme yaşları birbirinden farklıdır. Bu yüzden ebeveynlerin her zaman gerçekçi hedefler koymaları gereklidir. Söz gelimi bir kreşte 3 dil eğitimi var diye o dilleri öğrenmesi için çocuk o kreşe gönderilmemeli, öğrenemediğinde de kızılmamalıdır. Hedefler ve beklentiler gerçekçi olmalıdır. Bununla ilişkili diğer önemli ayrıntı, çocuklarımızı yetiştirirken ortaklık kurmamızdır. Yani anne ve baba, ayrı kararlar almamalı, birbirlerini destekleyici olmalıdır. Örneğin çok fazla oyuncağı olduğu için anne oyuncak almıyorsa, bunun çocuğun doyumsuzluğuna yol açacağını düşünüyorsa, baba akşam eve gelirken oyuncak almamalıdır. Ebeveynler çocuk yetiştirirken sürekli işbirliği ve iletişim halinde olmalıdır.
Hepimizin yaptığı en büyük yanlışlardan biri, çocuğa hayır demeyi bilmememizdir. Çocuğun her isteği gerçekleşirse, çocuk doyumsuz olur ve istediği her şeye sahip olabileceği yanılgısına kapılır. İleride istediği bir şeyi başaramadığında ise çok ciddi bir bunalım süreci yaşar. Çocuğa, mutlaka hayır denmeli, her istediği alınmamalıdır. Başlangıçta her istediğini aldığınız için çocuk buna alışmış olabilir. İstediğini almadığınızda sürekli ağladığı için sussun diye isteğini almasına izin vermeniz de çok yanlıştır. Bu tip durumlarda çocuğun ağlamasına izin vermelisiniz. Nasılsa çocuk yorulunca susacaktır, sustuğunda da her istediğine sahip olamayacağını anlamış olacaktır. En fazla iki üç kere aynı ağlamayı tekrarlayacak, ağlamanın bir işe yaramadığını öğrenince de otoriteyi dinlemeye başlayacaktır. Bir seansımızdan örnek verelim. Bir danışanımın çocuğunun iki saat boyunca ağladığına tanık oldum. Çocuğu dışarı çıkaramadıkları için evlerine gitmiştim. 6 yaşındaki kız çocuğu, anne ve babasını yönetiyordu. Babasına ‘terliğimi getir’ diyordu, getirmezse çığlık atıyordu ve baba da mecburen gidip terliği getiriyordu, sonra ‘bunu istemiyorum diğer terliği istiyorum’ diyordu ve babayı üç-dört kez götürüp getiriyordu ki baba bir taburun komutanıydı. Askerler etrafında titriyorken kızı onu parmağında oynatıyordu. Çocuğun isteklerini yapmamalarını söyledim. Çocuk annesini mutfağa çağırdı, anneye ‘hayır gitmeyin’ dedim. Anne mutfağa gitmedi ve kız, annesi mutfağa gelmedi diye tam iki saat çığlıklar atarak ağladı. Sonunda sustu ve annesinin yanına geldi. Anne kızının ağlamasına da dayanamıyordu, bir ara babanın da gözünden yaş geldi, kızlarına kıyamıyorlardı ki normal bir şeydi böyle duygusallaşmaları. Aynı şey sizler için de geçerli, ‘kıyamam’ derseniz, çocuğunuzla asla baş edemezsiniz, bırakın ağlasınlar. O kız öyle ağladıktan sonra birkaç kez daha isteği yapılmadı diye ağladı. Ama artık ağlamıyor, kontrol eden artık anne ve baba, çocuk değil. Sizler de böyle yapmalısınız aksi halde asla çocuğunuzu kontrol edemezsiniz.
Çocuk yetiştirirken bir diğer dikkat etmeniz gereken şey, ona başarması için fırsat tanımak, kendi başına başarmasına izin vermektir. İlk kez karşılaştığı bir şeyde ona başlangıçta, kendi başına başarması için fırsat tanınmalıdır. Tabi kontrollü olunmalı, başarıp başaramadığı izlenmelidir. Başaramazsa yardım edin, nasıl başarılacağını gösterin, ardından başarması gereken şeyi bozarak tekrar ona verin, kendisinin başarmasını sağlayın. Çocuğunuzun başarılarını, somut olarak ortaya koyun. Örneğin bir yapboz konusunda, “dün yapamamıştın bugün yaptın aferin sana” deyin. Daha somut olun.
Somut şekilde çocuğunuza doğayı ve hayvanları sevmeyi öğretin. Bu şekilde merhamet duygusu da aşılanacaktır. Böylece çocuğunuz hem doğaya hem insanlara saygılı ve sevgili olabilir. Ayrıca ebeveynler olarak çocuğunuzu farklı sosyal alanlara götürün. Bu, onun için tecrübe demektir. Sosyal uyumu, bu şekilde artabilir.
Çocuğunuza bir şey alacağınız zaman, onun da seçim yapmasına izin verin. Eğer t-short alacaksanız iki tane alın, birini siz alın birini o seçsin. Ya da bir tane alınacaksa sizin sunduğunuz seçeneklerden birini seçmesini isteyin. Bu şekilde kendi seçimlerini kendi yapmayı öğrenirken, seçenekleri sizin sunmanız ile size bağlı olduğunun farkına varır. Ayrıca çocuklarınıza pahalı oyuncaklar almanıza gerek yok çünkü hangi oyuncağı alırsanız alın mutlaka kıracaktır. 10 liralık oyuncak almanızla 500 liralık oyuncak almanız arasında onların gözünde hiçbir fark yoktur.
Çocuklar açısından bu çağ, artık bilgisayar ve tabletler çağı olduğu için çoğu çocuğun elinde artık tablet var. Ancak tableti mutlaka sınırlandırmalısınız. Ayrıca şiddet içeren oyunları da silmelisiniz. Bu çocuğun gelişimine zarar verebilir ve onu şiddete meyilli hale getirebilir. Bunun yerine oyunlarını siz seçin ve oynama zamanını da sınırlayın.
Bir zamanlar dizi vardı hatırlarsınız, dizide tartışmalarda hep ‘mutfak’ denilirdi. Bu aslında yanlış bir şeydir. Tartışmak evet kesinlikle çocuğun önünde yapılmamalıdır ancak tartışmak için hep belirli bir yere gidilmesi ve çocuğun da bunu fark etmesi, çocuğa zarar verir. Yani çocuk mutfakta tartışıldığını öğrenirse, ebeveynler mutfağa gittiklerinde, çocuk onların tartışacaklarını bilecektir ve bunu bildiği için ruh hali bozulacaktır. Nitekim bu kez ebeveynler her mutfağa girdiğinde, onların tartışmasalar bile tartıştıklarını sanacak, tartışma yokken bile çocuk gerilim yaşayacaktır. Bu nedenle tartışmalar hiçbir şekilde çocuğa yansıtılmamalı, çocuğun yanında yapılmamalı ve tartışmak için çocuğun olmadığı, farklı yerler seçilmelidir.
Şiddetin çocukta yarattığı durumu Anne-Baba Arasındaki Şiddetinin Çocuk Üzerindeki Etkisi adlı yazıda paylaşmıştık. Şiddet çocuk eğitiminde kesinlikle olmamalıdır. Bunun yanında çocuğa asla bağırılmamalıdır. Yapılması istenmeyen şeyler, güzel bir dille anlatılmalıdır. Herkes hata yapar. Ebeveynler de hata yapar. Bu durumda, çocukların hata yapması olağandır. Çocuklar hata yaptığında, hataları üzerine düşünmeleri, doğru-yanlış olan şeyi öncelikle kendilerinin çözmesi beklenmelidir. Eğer çözemiyorlarsa yine yanlış olan şey söylenmemeli, yanlış olanı bulmaya doğru çocuk yönlendirilmelidir. Örneğin, dışarıda ağlayarak bir şey istemesinin yanlış olduğunu bulmasına yardımcı olunmalıdır.
Çocuklar, bağımlı kişilik oluşturmamaları için kimi zaman yalnız bırakılmalıdırlar. Bu onların özgürleşmeleri demektir. Ancak bu doğrudan evden çıkıp saatlerce gelmemek olmamalıdır. Beşer dakika aralıklarla evden çıkılmalıdır. Çocuk evde oyun oynarken bu yapılabilir. Bu onu özgür kılacaktır ve aileden bağımsız olabileceğini öğrenmesi anlamına gelecektir. Kısa aralıklarla çıkılmasını çocuk fark etmeyebilir. Bu durumda eve gelindiğinde ‘az önce yalnız başına kaldın, ben yoktum aferin sana’ denilerek anneye olan bağımlılık azaltılabilir ve çocuğun kendi potansiyelini çıkarması sağlanabilir. Her şeyi annesiyle ya da babasıyla yapan, hep annesiyle ya da babasıyla olan bir çocuk kendi başına hareket etmeyi öğrenemez, tamamen bağımlı olur, ileride de başarılı olamaz, hep birilerinden yardım bekler.
Çocukların gelişim evreleri vardır. Bu evrelerde çocukların nasıl oldukları, iyi şekilde ebeveynler tarafından bilinmelidir. Yani ebeveynler eğitimli olmalıdırlar. İki yaşındaki bir çocuk öfke nöbeti geçirebilir ve bunun karşısına geçmek oldukça zordur. Bu yaşta öfke nöbetini aşmak için ‘böyle davrandığında üzülüyorum’ gibi ben odaklı söylemler hiçbir işe yaramaz. 8 yaşında arkadaşlarıyla sorun yaşayan bir çocuk, yetişkinler aracılığıyla ortamdan uzaklaştırılırsa sakinleşebilir ama duygusal problemi olan bir çocuk için bu yöntem dışlanmak anlamına gelebilir. Bu nedenle çocuklarla ilgili her ebeveynin iyi bir eğitim alması, kitaplar okuması ve bilinçli olması gerekir.
Son olarak, çocuk yetiştirmede en önemli şeyin disiplin olduğunu belirtelim. Disiplin ceza ya da katı olmak anlamına gelmez. Tutarlılıktır, düşünce ürünüdür ve başarıyı getirir. Lütfen çocuklarınıza karşı disiplinli olun.

Comments